Kainatın Efendisi Hira'da aldığı peygamberlik vazifesini ilk olarak eşi Hz.Hatice'ye anlatmıştı. Eşi böylesine ağır bir vazifenin mesuliyetini zerreden kürreye vücut ve gönül ülkesinde yaşar haldeyken; Cenab-ı Allah'ın Hz.Hatice'ye yaşattığı hal çok manidardır.
O büyük kadın 'bana ne oluyor bilmem?' diye endişe duyan Allah Resulüne; 'Müjdeler olsun sebat et. Canımı yed-i Kudretinde tutan Allah'a yemin ederim ki, sen bu ümmetin peygamberisin. Allah seni asla bırakmaz. Sen sıla-i rahmedersin, sözün doğrusunu söylersin, meşekkatte sabredersin, misafirleri ağırlarsın, felakete uğrayanların yardımına koşarsın, Allah böyle kuluna kefildir.' şeklinde sözleriyle destek olmuş gönlünü açmıştır.
Bu sözler onun ne kadar yüce ruhlu, faziletli ve inançlı bir kadın olduğunu göstermektedir. Cenab-ı Hakk'ın kutlu Peygamberine verdiği büyük lütuflardan biri de kendisine Hz.Hatice gibi bir zevceyi nasip etmesidir. Resul-i Ekrem efendimiz, ilk müslüman olma şerefine de nail olan eşine Cebrail (as)'dan öğrendiği şekilde abdest aldırdı ve imam olarak iki rekat namaz kıldırdı. Ulaştıkları gönül birliğini Mutlak Bir'in önünde ve O'na sığınarak perçinlediler.